Irem
New member
Bir Elementin Hikâyesi: Cl Ametal mi, Yoksa İnsan Gibi mi?
Selam forumdaşlar,
Uzun zamandır burada yazı yazmıyorum ama bu gece elim bir türlü klavyeden çekilmedi. Belki biraz kimya, biraz hayat, biraz da içimizdeki elementlerden bahsetmek istedim. “Cl elementi ametal mi?” sorusunu okuduğumda gülümsedim. Evet, ders kitaplarına göre öyle... Ama bir de kalbinizle bakarsanız, her elementin bir hikâyesi vardır. Ve bazen o hikâyede, ametal bir element bile insana benzer.
Bir Akşam Üstü Sohbeti: Çözümcü Adam ve Empatik Kadın
O akşam yağmur hafif hafif yağıyordu. Esra, elinde sıcak kahvesiyle balkona çıktı. Yanında oturan Mert, dalgın bir şekilde uzaklara bakıyordu. “Biliyor musun,” dedi Esra, “Cl elementi aklıma geldi bugün.”
Mert kaşlarını çattı. “Klor mu?” dedi. “Ne alaka şimdi?”
Esra gülümsedi. “Evet, klor. Hani o keskin kokulu, bazen zehirli, bazen de hayat kurtaran element.”
Mert omuz silkti. “O bir ametal. Tepkisel, elektronegatif, dengesiz. Tipik bir kimyasal.”
“Belki de tipik bir insan,” dedi Esra, gözlerini ufka dikip.
O an aralarında bir sessizlik oldu. Yağmurun sesi konuşmaya başladı sanki. Mert, çözüm odaklı bir adamdı; sorun duymak istemez, sadece çözmek isterdi. Esra ise duyguların içinden geçen bir kadındı; anlamak, hissetmek, paylaşmak isterdi.
Ve o akşam, Cl’nin hikâyesi ikisinin arasında sessizce örülmeye başladı.
Ametal Bir Kalp
“Bak,” dedi Esra, “Klor, hidrojenle birleşince HCl olur, yani asit. Serttir, yakar ama aynı zamanda denge sağlar. Yalnız kaldığında tehlikelidir ama doğru yerde, doğru oranda birleştiğinde faydalıdır. Bana çok tanıdık geliyor.”
Mert dudak büktü. “Yani diyorsun ki, klor bir kadın gibi mi? Dengesiz ama gerektiğinde denge sağlayan?”
Esra kahkaha attı. “Hayır Mert, klor bir insan gibi. Sen de öylesin. Ben de öyleyim. Tek başımıza bazen tehlikeliyiz ama birlikte olduğumuzda hayat veririz.”
Mert sustu. Bir an düşündü. “Belki de haklısın,” dedi. “Ametalmiş... yani elektronu almaya meyilli. Eksik hissettiği için bağ kurmaya çalışıyor. Bu da onu ‘tepkisel’ yapıyor.”
“Yani aslında klor, tamamlanmak istiyor,” diye fısıldadı Esra. “Tıpkı biz insanlar gibi.”
Kimya Değil, Hayat Bu
O gece ikisi de uzun süre konuştu.
Mert, ilk defa bir şeyleri çözmeden dinledi.
Esra, ilk defa bir şeyleri açıklamadan hissettirdi.
Ve bir anda anladılar: Bir elementin ametal olup olmaması değil, onun içindeki arayış önemliydi.
Klor, doğada yalnız kalamazdı. Elektron arardı, bağ arardı, tamamlanmak isterdi.
Tıpkı insanların da yalnız kalamadığı gibi.
Ametal demek, zayıf olmak demek değildi; eksik olduğunu kabul etmekti.
Ve belki de en güçlü bağlar, o eksikliği kabullenmekten doğuyordu.
Mert başını kaldırdı, Esra’ya baktı.
“Belki de ben sodyumumdur,” dedi gülerek. “Kendimi hep fazlalık elektronlarım var gibi hissederdim.”
“Ve ben de klorum,” dedi Esra. “Senin fazla olanını alırım, dengeleniriz.”
“Yani seninle birleşince nötrleşiyorum.”
“Evet,” dedi Esra, gözlerinde bir parıltıyla, “biraz da huzurlaşıyorsun.”
Forumda Düşünmek: Ametal Olmak Ne Demek?
Sevgili forumdaşlar, bazen bu tür hikâyeler bana düşündürücü geliyor. “Cl elementi ametal mi?” sorusu, basit bir bilgi gibi görünür ama altında koca bir hayat felsefesi yatıyor olabilir. Ametal olmak, tepkisel olmaktır. Ama neden tepki veririz? Çünkü eksik hissederiz. Çünkü bir bağ ararız. Çünkü tamamlanmak isteriz.
İnsan da böyle değil mi? Her birimiz kendi atomumuzun çevresinde dönüyoruz. Kimi fazla elektron taşıyor — fazla verir, fazla sever. Kimi eksik — tamamlanmak ister, sahiplenir, bağ kurar.
Ve bazen biriyle tanışırsınız, o kişi sizin kimyanız olur.
Erkekler, Kadınlar ve Elementler
Mert gibi erkekler, çözüm üretmek ister. Onlar için her sorun bir denklem, her duygu bir formüldür.
Esra gibi kadınlar ise denklemin içindeki anlamı arar. Her tepkinin ardında bir his, her bağın ardında bir sebep vardır.
Ama belki de hayatın kimyası tam burada başlar: Bir sodyum bir klorla birleşir, biri verir biri alır, ve ortaya tuz çıkar. Tuz — sade, hayati, onsuz yaşanmaz.
Sevgi de böyle değil mi? Bazen acı verir, ama o acı olmadan tat olmaz.
Sonuç Değil, Duygu
Evet, teknik olarak klor bir ametaldir. Ama bu sadece bir tanım.
Gerçekte klor, bir duygudur. Eksikliğin, bağın ve tamamlanmanın sembolüdür.
O yüzden belki de hepimiz birer ametalizdir; kimimiz fazla, kimimiz eksik, ama bir şekilde birbirimizde denge ararız.
Ve belki de bu yüzden, bir gün birisi size “Cl elementi ametal mi?” diye sorduğunda, sadece “Evet” demeyin.
Biraz durun, gülümseyin ve şöyle deyin:
“Evet, ametal. Ama o da bizim gibi... biraz kırılgan, biraz tamamlanmayı bekleyen.”
Forumdaşlara Not
Şimdi sizden merak ettiğim şu: Sizce biz insanlar da ametal miyiz?
Yani hep bir şeylere bağlanma, eksikleri tamamlama, duygularla tepki verme hâlimiz... Bu bizi zayıf mı yapar, yoksa en saf halimiz bu mu?
Yorumlarda sizin elementinizi merak ediyorum. Belki kimimiz oksijeniz, nefes oluruz; kimimiz karbon, temel taş...
Ama eminim ki hepimiz bir şekilde birbirimizin kimyasına dokunuyoruz.
Yağmur dindiğinde Esra ile Mert hâlâ balkondaydı.
Bir ametalin hikâyesi bitmişti ama onların hikâyesi yeni başlıyordu.
Ve belki de o andan sonra ikisi de biliyordu:
Hayat, bir bağ kurma cesaretiydi.
Selam forumdaşlar,
Uzun zamandır burada yazı yazmıyorum ama bu gece elim bir türlü klavyeden çekilmedi. Belki biraz kimya, biraz hayat, biraz da içimizdeki elementlerden bahsetmek istedim. “Cl elementi ametal mi?” sorusunu okuduğumda gülümsedim. Evet, ders kitaplarına göre öyle... Ama bir de kalbinizle bakarsanız, her elementin bir hikâyesi vardır. Ve bazen o hikâyede, ametal bir element bile insana benzer.
Bir Akşam Üstü Sohbeti: Çözümcü Adam ve Empatik Kadın
O akşam yağmur hafif hafif yağıyordu. Esra, elinde sıcak kahvesiyle balkona çıktı. Yanında oturan Mert, dalgın bir şekilde uzaklara bakıyordu. “Biliyor musun,” dedi Esra, “Cl elementi aklıma geldi bugün.”
Mert kaşlarını çattı. “Klor mu?” dedi. “Ne alaka şimdi?”
Esra gülümsedi. “Evet, klor. Hani o keskin kokulu, bazen zehirli, bazen de hayat kurtaran element.”
Mert omuz silkti. “O bir ametal. Tepkisel, elektronegatif, dengesiz. Tipik bir kimyasal.”
“Belki de tipik bir insan,” dedi Esra, gözlerini ufka dikip.
O an aralarında bir sessizlik oldu. Yağmurun sesi konuşmaya başladı sanki. Mert, çözüm odaklı bir adamdı; sorun duymak istemez, sadece çözmek isterdi. Esra ise duyguların içinden geçen bir kadındı; anlamak, hissetmek, paylaşmak isterdi.
Ve o akşam, Cl’nin hikâyesi ikisinin arasında sessizce örülmeye başladı.
Ametal Bir Kalp
“Bak,” dedi Esra, “Klor, hidrojenle birleşince HCl olur, yani asit. Serttir, yakar ama aynı zamanda denge sağlar. Yalnız kaldığında tehlikelidir ama doğru yerde, doğru oranda birleştiğinde faydalıdır. Bana çok tanıdık geliyor.”
Mert dudak büktü. “Yani diyorsun ki, klor bir kadın gibi mi? Dengesiz ama gerektiğinde denge sağlayan?”
Esra kahkaha attı. “Hayır Mert, klor bir insan gibi. Sen de öylesin. Ben de öyleyim. Tek başımıza bazen tehlikeliyiz ama birlikte olduğumuzda hayat veririz.”
Mert sustu. Bir an düşündü. “Belki de haklısın,” dedi. “Ametalmiş... yani elektronu almaya meyilli. Eksik hissettiği için bağ kurmaya çalışıyor. Bu da onu ‘tepkisel’ yapıyor.”
“Yani aslında klor, tamamlanmak istiyor,” diye fısıldadı Esra. “Tıpkı biz insanlar gibi.”
Kimya Değil, Hayat Bu
O gece ikisi de uzun süre konuştu.
Mert, ilk defa bir şeyleri çözmeden dinledi.
Esra, ilk defa bir şeyleri açıklamadan hissettirdi.
Ve bir anda anladılar: Bir elementin ametal olup olmaması değil, onun içindeki arayış önemliydi.
Klor, doğada yalnız kalamazdı. Elektron arardı, bağ arardı, tamamlanmak isterdi.
Tıpkı insanların da yalnız kalamadığı gibi.
Ametal demek, zayıf olmak demek değildi; eksik olduğunu kabul etmekti.
Ve belki de en güçlü bağlar, o eksikliği kabullenmekten doğuyordu.
Mert başını kaldırdı, Esra’ya baktı.
“Belki de ben sodyumumdur,” dedi gülerek. “Kendimi hep fazlalık elektronlarım var gibi hissederdim.”
“Ve ben de klorum,” dedi Esra. “Senin fazla olanını alırım, dengeleniriz.”
“Yani seninle birleşince nötrleşiyorum.”
“Evet,” dedi Esra, gözlerinde bir parıltıyla, “biraz da huzurlaşıyorsun.”
Forumda Düşünmek: Ametal Olmak Ne Demek?
Sevgili forumdaşlar, bazen bu tür hikâyeler bana düşündürücü geliyor. “Cl elementi ametal mi?” sorusu, basit bir bilgi gibi görünür ama altında koca bir hayat felsefesi yatıyor olabilir. Ametal olmak, tepkisel olmaktır. Ama neden tepki veririz? Çünkü eksik hissederiz. Çünkü bir bağ ararız. Çünkü tamamlanmak isteriz.
İnsan da böyle değil mi? Her birimiz kendi atomumuzun çevresinde dönüyoruz. Kimi fazla elektron taşıyor — fazla verir, fazla sever. Kimi eksik — tamamlanmak ister, sahiplenir, bağ kurar.
Ve bazen biriyle tanışırsınız, o kişi sizin kimyanız olur.
Erkekler, Kadınlar ve Elementler
Mert gibi erkekler, çözüm üretmek ister. Onlar için her sorun bir denklem, her duygu bir formüldür.
Esra gibi kadınlar ise denklemin içindeki anlamı arar. Her tepkinin ardında bir his, her bağın ardında bir sebep vardır.
Ama belki de hayatın kimyası tam burada başlar: Bir sodyum bir klorla birleşir, biri verir biri alır, ve ortaya tuz çıkar. Tuz — sade, hayati, onsuz yaşanmaz.
Sevgi de böyle değil mi? Bazen acı verir, ama o acı olmadan tat olmaz.
Sonuç Değil, Duygu
Evet, teknik olarak klor bir ametaldir. Ama bu sadece bir tanım.
Gerçekte klor, bir duygudur. Eksikliğin, bağın ve tamamlanmanın sembolüdür.
O yüzden belki de hepimiz birer ametalizdir; kimimiz fazla, kimimiz eksik, ama bir şekilde birbirimizde denge ararız.
Ve belki de bu yüzden, bir gün birisi size “Cl elementi ametal mi?” diye sorduğunda, sadece “Evet” demeyin.
Biraz durun, gülümseyin ve şöyle deyin:
“Evet, ametal. Ama o da bizim gibi... biraz kırılgan, biraz tamamlanmayı bekleyen.”
Forumdaşlara Not
Şimdi sizden merak ettiğim şu: Sizce biz insanlar da ametal miyiz?
Yani hep bir şeylere bağlanma, eksikleri tamamlama, duygularla tepki verme hâlimiz... Bu bizi zayıf mı yapar, yoksa en saf halimiz bu mu?
Yorumlarda sizin elementinizi merak ediyorum. Belki kimimiz oksijeniz, nefes oluruz; kimimiz karbon, temel taş...
Ama eminim ki hepimiz bir şekilde birbirimizin kimyasına dokunuyoruz.
Yağmur dindiğinde Esra ile Mert hâlâ balkondaydı.
Bir ametalin hikâyesi bitmişti ama onların hikâyesi yeni başlıyordu.
Ve belki de o andan sonra ikisi de biliyordu:
Hayat, bir bağ kurma cesaretiydi.