Sude
New member
“Nermin Kürtçe mi?” sorusuna cesur bir dalış: isimler, kimlik ve çekişme kültürü
Selam forumdaşlar, konuyu ortaya atıyorum çünkü kaç zamandır tartışılan bu sorunun etrafında dönüp duruyoruz: “Nermin Kürtçe mi?” Net bir görüşüm var ve itiraz bekliyorum: Bir ismi tek bir dile kilitlemek, çok dilli bir coğrafyanın kültürel dolaşımını görmezden gelmektir. “Nermin” yalnızca Kürtçe değildir, yalnızca Türkçe de değildir; İranî köklerden beslenen, Osmanlı cozmopolitliğinde serpilmiş, Kürtçe’de “Nermîn” biçimiyle yaşayan, Türkçede yaygınlaşmış, Arapçada da kulağa tanıdık gelen bir ortak havuz ismidir. Kabul etmeyen varsa buyursun, argüman getirsin; konuşalım, didişelim ama önce veriyle başlayalım.
İsimler sözlük maddesi değil; göç rotasıdır
Bir ismi “aidiyet damgası”na indirgediğimiz anda, tarih boyunca diller arası geçişi, akraba kökleri ve ortak kullanım alanlarını yok sayıyoruz. “Nermin” muhtemelen Farsça “narm/nerm” (yumuşak, latif) köküyle ilişkilidir; aynı ailede “Nazenin”, “Nergis”, “Neriman” gibi isimler de vardır. Kürtçe’de uzun i’yi göstermek için şapka kullanımıyla “Nermîn” yazımı yaygındır; Türkçede ise şapkasız “Nermin” olarak yerleşmiştir. Peki bu fark, ismin Kürtçe “olduğu” ya da “olmadığı” anlamına mı gelir? Hayır. Yazım biçimi, fonetik ve alfabe tercihleri sosyolengüistik izlerdir; mülkiyet belgesi değil.
“Kime ait?” yerine “nereden geçmiş?” diye sormalıyız
“Bu isim Kürtçe mi?” sorusu, genelde “kimlik sahibi kim?” tartışmasına bağlanıyor. Oysa daha doğru soru şudur: “Bu isim hangi dillerde dolaşıma girmiş, nerelerde, hangi biçimlerde yaşamış?” Cevap: İran dilleri havzasından çıkmış, Osmanlı’nın çok dilli şehirlerine uğramış, Kürtçe konuşur topluluklarda benimsenmiş, Türkçede yaygınlaşmış, Arapça konuşulan çevrelerde de tanınır olmuş bir isim. Bu tablo “Kürtçe değildir” demek değildir; “yalnızca Kürtçe” hiç değildir. Çokluk ve ortaklık, bu coğrafyanın gerçeğidir.
Stratejik/analitik bakış (sıklıkla “erkeksi” diye kodlanan lens) ve empatik/insan odaklı bakış (sıklıkla “kadınsı” diye kodlanan lens) birlikte ne söylüyor?
Sosyal tartışmalarda çoğu zaman iki farklı düşünme biçimi çatışıyor. Bu ayrımı cinsiyete bağlamak başlı başına bir kalıp ve eksik bir çerçeve; ama forum jargonunda yerleşik olduğu için iki lensi birlikte kullanalım:
— Stratejik & problem çözme odaklı lens:
Soruyu sadeleştirir, gerekçeleri listeler: (1) Kökbilim (etimoloji) İranî; (2) Kürt dillerinde fonetik uyum ve yazım farklılaşması var (“Nermîn”); (3) Türkçede yüzyıllardır kullanım ve nüfus içi yaygınlık yüksek; (4) Sosyopolitik iklim, isimleri etnik işaretlere dönüştürme eğiliminde. Sonuç: “Nermin”i tek dilli/tek etnik çerçeveye sıkıştırmak, veriye dayalı bir çözüm üretmez; tartışmayı kilitler.
— Empatik & insan odaklı lens:
İsimlerin bireylerin hikâyeleriyle taşıdığı anlamları hatırlatır. Bir kişinin “Nermîn” olarak anılmak istemesi, anadilinin izi, ailesinin hafızası, ait hissettiği kültürle kurduğu bağdır; saygı gerektirir. Başkası için “Nermin” Türkçede alışılmış bir yazımdır ve onun da duygusal gerçekliği meşrudur. Yani aynı isim, farklı kişilere farklı aidiyet kapıları açar; bu çoğulluğu bastırmak yerine birlikte yaşayabilir kılmak gerekir.
Zayıf halkalar ve tartışmalı noktalar
1. Etimoloji fetişizmi:
Sırf köken Farsça diye güncel Kürtçe kullanımını “ikincil” saymak, yaşayan dili dondurur. Dil, aldığı her nefeste yeniden kurulur. “Köken” tek başına nihai hüküm değil, yalnızca bir katmandır.
2. Sahiplenme yarışları:
Bir ismi “bizim” diye mühürlemek, çoğu kez görünmez bir dışlamayı tetikler. “Bizimse siz kullanmayın” gibi saçmalıklara giden kapı aralanır. Oysa ortak havuz isimler, kültürlerin kesişim alanıdır; çatışmanın değil, temasın kanıtıdır.
3. Yazım-cinsiyet ikiliği:
“Nermîn” yazınca “Kürtçe”, “Nermin” yazınca “Türkçe” diyen katı şemalar, transliterasyon ve alfabe tarihini yok sayıyor. Latin harflerinin, işaretlerin, diakritiklerin politik yükleri var; ama bu yükler mülkiyet doğurmaz, en fazla pratik işaretler üretir.
4. Kimlik siyasetinin aşırı ısıtılması:
Bir ismin dilini belirleme arzusunun arkasında, çoğu kez tanınma ve görünürlük ihtiyacı yatıyor. Bu ihtiyaç anlaşılır; fakat araç ismi kendi başına “bayrak” yapmak olunca, tartışmaların tonu gerçekliği yakmaktan başka bir işe yaramıyor.
Peki, pratikte ne yapalım?
— Kişiye sorun, kişiyi izleyin: Biri “Adımı Nermîn yaz, öyle söyle” diyorsa, mevzu bitmiştir.
— Bağlama bakın: Resmî evrak, yayın, alt yazı—bağlam, yazım tercihlerini belirleyebilir. Esneklik ve not düşme (“Kürtçe biçimi: Nermîn”) gerginliği azaltır.
— Kaynakları karşılaştırın: Sözlükler, tarihî metinler, modern kullanım verisi… Tek kaynağa indirgemek yerine, bir spektrum çıkarın.
Provokatif sorular (kıvılcım olsun diye)
• Aynı kökten gelen “Nazenin”, “Neriman” gibi isimleri de tek bir dile mi kapatacağız, yoksa ortaklaşa mı sahipleneceğiz?
• Yazımdaki şapka (î) yoksa bu, bir ismin Kürtçeyle bağını otomatikman keser mi, yoksa yalnızca ortografik bir sadeleşme midir?
• “Aidiyet”i isim üzerinden kurmak, kültürel hak taleplerini güçlendiriyor mu yoksa simge savaşlarına mı hapsediyor?
• Bir ismi “bizim” diyerek korumaya çalışmak mı kültürü yaşatır, yoksa karşılaşmalara açık bırakmak mı?
• Forumdaki kendi hikâyemizi düşünelim: Aile büyükleriniz bu ismi nereden duymuş, hangi dilde benimsemiş? Anlatın; veri sahası genişlesin.
Sahada karşılaşılan tezlerin hızlı analizi
— “Nermin Türkçedir, nokta.”
Eksik ve indirgemeci. Türkçede yaygın olabilir; fakat bu yaygınlık, çok dilli dolaşımı ve Kürtçe varyantını ortadan kaldırmaz.
— “Nermîn yalnızca Kürtçedir.”
Kullanım gerçekliğini görmezden gelir. Kürtçe biçim güçlüdür ama teklik iddiası, ortak havuz isimlerin doğasına aykırıdır.
— “Kök Farsça ise mesele kapanmıştır.”
Kapanmadı. Köken, bugünkü sosyolinguistik mülkiyet iddiasını belirlemez; dolaşım haritasını anlamamıza yardım eder.
Bir adım daha: forumun kolektif zekâsı
Hadi bu başlıkta somut örnekler toplayalım: Ailenizde, çevrenizde “Nermin/Nermîn” nasıl telaffuz ediliyor? Hangi belgelerde hangi yazımı gördünüz? Bölgesel farklar neler? Dilbilimsel veriyle kişisel anlatıları yan yana koyalım. “Kimlik savaşı” yerine “hafıza envanteri” yapalım. İddiası olan, kaynak göstersin; anekdot getiren, bağlamını anlatsın. Çelişki varsa saklamayalım; tartışmanın değeri orada.
Son söz: tek bayraklı isim arayan, çok dilli coğrafyanın dersini kaçırır
“Nermin Kürtçe mi?” sorusu, bizi aslında şu gerçekle yüzleştiriyor: Bu topraklarda isimler, diller arasında gidip gelen seyyahlar gibidir. Onları tek bir pasaporta bağladığımızda, hem tarihî adalet duygusunu hem de bugünün çoğul gerçekliğini ıskalarız. Stratejik lens, indirgemeci yargılardan kaçınmayı; empatik lens, kişinin tercihine ve hikâyesine alan açmayı öneriyor. Benim net pozisyonum budur: “Nermin”i sahiplenmenin doğru yolu, tekelleştirmek değil; geçtiği tüm dilleri ve taşıdığı tüm hikâyeleri görünür kılmaktır. Şimdi söz sizde: Bu iddiayı dağıtacak veri mi var elinizde, yoksa pekiştirecek örnekler mi? Ateşi yakın; ama ısıtsın, yakıp kül etmesin.
Selam forumdaşlar, konuyu ortaya atıyorum çünkü kaç zamandır tartışılan bu sorunun etrafında dönüp duruyoruz: “Nermin Kürtçe mi?” Net bir görüşüm var ve itiraz bekliyorum: Bir ismi tek bir dile kilitlemek, çok dilli bir coğrafyanın kültürel dolaşımını görmezden gelmektir. “Nermin” yalnızca Kürtçe değildir, yalnızca Türkçe de değildir; İranî köklerden beslenen, Osmanlı cozmopolitliğinde serpilmiş, Kürtçe’de “Nermîn” biçimiyle yaşayan, Türkçede yaygınlaşmış, Arapçada da kulağa tanıdık gelen bir ortak havuz ismidir. Kabul etmeyen varsa buyursun, argüman getirsin; konuşalım, didişelim ama önce veriyle başlayalım.
İsimler sözlük maddesi değil; göç rotasıdır
Bir ismi “aidiyet damgası”na indirgediğimiz anda, tarih boyunca diller arası geçişi, akraba kökleri ve ortak kullanım alanlarını yok sayıyoruz. “Nermin” muhtemelen Farsça “narm/nerm” (yumuşak, latif) köküyle ilişkilidir; aynı ailede “Nazenin”, “Nergis”, “Neriman” gibi isimler de vardır. Kürtçe’de uzun i’yi göstermek için şapka kullanımıyla “Nermîn” yazımı yaygındır; Türkçede ise şapkasız “Nermin” olarak yerleşmiştir. Peki bu fark, ismin Kürtçe “olduğu” ya da “olmadığı” anlamına mı gelir? Hayır. Yazım biçimi, fonetik ve alfabe tercihleri sosyolengüistik izlerdir; mülkiyet belgesi değil.
“Kime ait?” yerine “nereden geçmiş?” diye sormalıyız
“Bu isim Kürtçe mi?” sorusu, genelde “kimlik sahibi kim?” tartışmasına bağlanıyor. Oysa daha doğru soru şudur: “Bu isim hangi dillerde dolaşıma girmiş, nerelerde, hangi biçimlerde yaşamış?” Cevap: İran dilleri havzasından çıkmış, Osmanlı’nın çok dilli şehirlerine uğramış, Kürtçe konuşur topluluklarda benimsenmiş, Türkçede yaygınlaşmış, Arapça konuşulan çevrelerde de tanınır olmuş bir isim. Bu tablo “Kürtçe değildir” demek değildir; “yalnızca Kürtçe” hiç değildir. Çokluk ve ortaklık, bu coğrafyanın gerçeğidir.
Stratejik/analitik bakış (sıklıkla “erkeksi” diye kodlanan lens) ve empatik/insan odaklı bakış (sıklıkla “kadınsı” diye kodlanan lens) birlikte ne söylüyor?
Sosyal tartışmalarda çoğu zaman iki farklı düşünme biçimi çatışıyor. Bu ayrımı cinsiyete bağlamak başlı başına bir kalıp ve eksik bir çerçeve; ama forum jargonunda yerleşik olduğu için iki lensi birlikte kullanalım:
— Stratejik & problem çözme odaklı lens:
Soruyu sadeleştirir, gerekçeleri listeler: (1) Kökbilim (etimoloji) İranî; (2) Kürt dillerinde fonetik uyum ve yazım farklılaşması var (“Nermîn”); (3) Türkçede yüzyıllardır kullanım ve nüfus içi yaygınlık yüksek; (4) Sosyopolitik iklim, isimleri etnik işaretlere dönüştürme eğiliminde. Sonuç: “Nermin”i tek dilli/tek etnik çerçeveye sıkıştırmak, veriye dayalı bir çözüm üretmez; tartışmayı kilitler.
— Empatik & insan odaklı lens:
İsimlerin bireylerin hikâyeleriyle taşıdığı anlamları hatırlatır. Bir kişinin “Nermîn” olarak anılmak istemesi, anadilinin izi, ailesinin hafızası, ait hissettiği kültürle kurduğu bağdır; saygı gerektirir. Başkası için “Nermin” Türkçede alışılmış bir yazımdır ve onun da duygusal gerçekliği meşrudur. Yani aynı isim, farklı kişilere farklı aidiyet kapıları açar; bu çoğulluğu bastırmak yerine birlikte yaşayabilir kılmak gerekir.
Zayıf halkalar ve tartışmalı noktalar
1. Etimoloji fetişizmi:
Sırf köken Farsça diye güncel Kürtçe kullanımını “ikincil” saymak, yaşayan dili dondurur. Dil, aldığı her nefeste yeniden kurulur. “Köken” tek başına nihai hüküm değil, yalnızca bir katmandır.
2. Sahiplenme yarışları:
Bir ismi “bizim” diye mühürlemek, çoğu kez görünmez bir dışlamayı tetikler. “Bizimse siz kullanmayın” gibi saçmalıklara giden kapı aralanır. Oysa ortak havuz isimler, kültürlerin kesişim alanıdır; çatışmanın değil, temasın kanıtıdır.
3. Yazım-cinsiyet ikiliği:
“Nermîn” yazınca “Kürtçe”, “Nermin” yazınca “Türkçe” diyen katı şemalar, transliterasyon ve alfabe tarihini yok sayıyor. Latin harflerinin, işaretlerin, diakritiklerin politik yükleri var; ama bu yükler mülkiyet doğurmaz, en fazla pratik işaretler üretir.
4. Kimlik siyasetinin aşırı ısıtılması:
Bir ismin dilini belirleme arzusunun arkasında, çoğu kez tanınma ve görünürlük ihtiyacı yatıyor. Bu ihtiyaç anlaşılır; fakat araç ismi kendi başına “bayrak” yapmak olunca, tartışmaların tonu gerçekliği yakmaktan başka bir işe yaramıyor.
Peki, pratikte ne yapalım?
— Kişiye sorun, kişiyi izleyin: Biri “Adımı Nermîn yaz, öyle söyle” diyorsa, mevzu bitmiştir.
— Bağlama bakın: Resmî evrak, yayın, alt yazı—bağlam, yazım tercihlerini belirleyebilir. Esneklik ve not düşme (“Kürtçe biçimi: Nermîn”) gerginliği azaltır.
— Kaynakları karşılaştırın: Sözlükler, tarihî metinler, modern kullanım verisi… Tek kaynağa indirgemek yerine, bir spektrum çıkarın.
Provokatif sorular (kıvılcım olsun diye)
• Aynı kökten gelen “Nazenin”, “Neriman” gibi isimleri de tek bir dile mi kapatacağız, yoksa ortaklaşa mı sahipleneceğiz?
• Yazımdaki şapka (î) yoksa bu, bir ismin Kürtçeyle bağını otomatikman keser mi, yoksa yalnızca ortografik bir sadeleşme midir?
• “Aidiyet”i isim üzerinden kurmak, kültürel hak taleplerini güçlendiriyor mu yoksa simge savaşlarına mı hapsediyor?
• Bir ismi “bizim” diyerek korumaya çalışmak mı kültürü yaşatır, yoksa karşılaşmalara açık bırakmak mı?
• Forumdaki kendi hikâyemizi düşünelim: Aile büyükleriniz bu ismi nereden duymuş, hangi dilde benimsemiş? Anlatın; veri sahası genişlesin.
Sahada karşılaşılan tezlerin hızlı analizi
— “Nermin Türkçedir, nokta.”
Eksik ve indirgemeci. Türkçede yaygın olabilir; fakat bu yaygınlık, çok dilli dolaşımı ve Kürtçe varyantını ortadan kaldırmaz.
— “Nermîn yalnızca Kürtçedir.”
Kullanım gerçekliğini görmezden gelir. Kürtçe biçim güçlüdür ama teklik iddiası, ortak havuz isimlerin doğasına aykırıdır.
— “Kök Farsça ise mesele kapanmıştır.”
Kapanmadı. Köken, bugünkü sosyolinguistik mülkiyet iddiasını belirlemez; dolaşım haritasını anlamamıza yardım eder.
Bir adım daha: forumun kolektif zekâsı
Hadi bu başlıkta somut örnekler toplayalım: Ailenizde, çevrenizde “Nermin/Nermîn” nasıl telaffuz ediliyor? Hangi belgelerde hangi yazımı gördünüz? Bölgesel farklar neler? Dilbilimsel veriyle kişisel anlatıları yan yana koyalım. “Kimlik savaşı” yerine “hafıza envanteri” yapalım. İddiası olan, kaynak göstersin; anekdot getiren, bağlamını anlatsın. Çelişki varsa saklamayalım; tartışmanın değeri orada.
Son söz: tek bayraklı isim arayan, çok dilli coğrafyanın dersini kaçırır
“Nermin Kürtçe mi?” sorusu, bizi aslında şu gerçekle yüzleştiriyor: Bu topraklarda isimler, diller arasında gidip gelen seyyahlar gibidir. Onları tek bir pasaporta bağladığımızda, hem tarihî adalet duygusunu hem de bugünün çoğul gerçekliğini ıskalarız. Stratejik lens, indirgemeci yargılardan kaçınmayı; empatik lens, kişinin tercihine ve hikâyesine alan açmayı öneriyor. Benim net pozisyonum budur: “Nermin”i sahiplenmenin doğru yolu, tekelleştirmek değil; geçtiği tüm dilleri ve taşıdığı tüm hikâyeleri görünür kılmaktır. Şimdi söz sizde: Bu iddiayı dağıtacak veri mi var elinizde, yoksa pekiştirecek örnekler mi? Ateşi yakın; ama ısıtsın, yakıp kül etmesin.