Ece
New member
Peygamberlik Vehbi midir, Kesbi midir?
Peygamberlik konusu, İslam düşüncesinin temel taşlarından biridir ve bu mesele, tarih boyunca alimler arasında yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Peygamberlerin, Allah tarafından seçilen ve insanlara doğru yolu göstermek için gönderilen kişiler oldukları kabul edilse de, peygamberliklerinin doğası ve kazanılabilirliği üzerine farklı görüşler bulunmaktadır. Bu noktada en çok sorulan sorulardan biri, peygamberliğin "vehbi" mi, yoksa "kesbi" mi olduğu sorusudur. Peki, peygamberlik gerçekten Allah’ın bir lütfu ve seçimi mi (vehbi), yoksa bir kişinin çabaları ve gayretiyle kazanılabilecek bir durum mu (kesbi)? Bu makalede, bu soruyu ve ilgili soruları derinlemesine ele alacağız.
Vehbi ve Kesbi Kavramları
Peygamberliğin vehbi mi yoksa kesbi mi olduğuna karar vermeden önce, bu iki kavramı açıklamak faydalı olacaktır. "Vehbi" kelimesi, Arapça kökenli olup, "Allah tarafından verilen" anlamına gelir. Bu, bir şeyin, kişinin kendi çabası veya kazanımı olmaksızın, doğrudan Allah’tan bir lütuf olarak verilmesi anlamına gelir. Peygamberlik, bu bağlamda, Allah tarafından seçilen ve görevlendirilen bir kişiye verilen ilahi bir bağıştır.
Öte yandan "kesbi" kelimesi, "kazanılabilir" anlamına gelir ve insanın kendi çabaları ve gayretiyle elde ettiği bir durumu ifade eder. Kesbi bir şey, bireyin iradesi, çabası ve çalışmaları ile elde edilir.
Peygamberliğin bu iki kavramdan hangisiyle daha iyi açıklanabileceğini anlamak için, tarihsel ve dini bakış açılarına göz atmamız gerekecektir.
Peygamberliğin Vehbi Olduğu Görüşü
Peygamberliğin vehbi olduğu görüşü, İslam düşüncesinde geniş bir kabul görmüştür. Peygamberlerin, Allah tarafından seçilerek görevlendirilen insanlar oldukları, Kur'an-ı Kerim ve hadislerle desteklenen bir inançtır. İslam’a göre, peygamberler insanlar arasında seçilmiş, özel ve üstün kişiler olup, bu seçilme durumu kesinlikle insanın bir gayreti ya da çabasıyla ilgili değildir. Allah, dilediği kişiyi peygamber olarak seçer ve ona vahyini gönderir.
Kur'an'da peygamberliğin ilahi bir lütuf olduğu birçok ayetle vurgulanır. Örneğin, “Allah, dilediği kuluna vahyini gönderir.” (Şura, 51) ayeti, peygamberliğin Allah’ın iradesine dayalı bir seçim olduğunu belirtir. Peygamberlerin, toplumlarına doğru yolu göstermek, onlara Allah’ın mesajlarını iletmek gibi kutsal bir görevi yerine getirdikleri kabul edilir, ancak bu görev tamamen Allah’ın takdiri ve iradesiyle belirlenmiştir. Peygamberlerin, Allah’ın iradesi dışında bu görevlerini yerine getirebilmeleri mümkün değildir. Bu bakımdan, peygamberlik bir kişinin çabası ile değil, doğrudan Allah tarafından verilen bir yetkiyle mümkündür.
İslam düşünürlerine göre peygamberler, insanlık tarihinin en üstün varlıklarıdır ve onların görevi, sadece insanları doğru yola yönlendirmek değil, aynı zamanda Allah’ın emirlerini insanlara iletmektir. Peygamberlerin bu özellikleri, onların araçsız bir şekilde Allah’ın lütfuyla görevlendirilmiş olduklarını gösterir.
Peygamberlik Kesbi Olabilir mi?
Peygamberliğin kesbi olabileceğini savunan görüşler de mevcuttur. Bu görüş, peygamberliğin insanın kendi çabaları, iyi amelleri ve manevi gelişimi ile elde edilebileceği fikrine dayanır. Ancak bu görüş, geleneksel İslam anlayışıyla çelişen bir düşüncedir.
Kesbi görüşünü savunan bazı alimler, insanların sahip oldukları irade ve çaba ile dini bilgileri ve erdemi kazanarak Allah’ın rızasına ve hatta peygamberlik gibi yüksek bir makama ulaşabileceklerini öne sürmüşlerdir. Ancak, bu görüş, tarihsel olarak daha az kabul görmüş ve genellikle eleştirilmiştir. Çünkü İslam’daki ana görüş, peygamberliğin tamamen Allah tarafından verilen bir yetki olduğu ve bir insanın sadece kendisini geliştirmekle bu makama ulaşamayacağı yönündedir.
Kesbi görüşü savunanların bir argümanı da, peygamberlerin insan olmaları ve onlara dair gösterilen özelliklerin, onları insanlık için ulaşılabilir kıldığıdır. Bu görüşteki kişiler, peygamberlerin hem ilahi yönleri hem de insan yönleri olduğuna dikkat çekerler. Ancak yine de bu görüş, genellikle, peygamberliğin ilahi bir bağış olduğunu savunan anlayışa göre daha az kabul görmüştür.
Peygamberliğin İnsanlık İçin Önemi
Peygamberliğin vehbi veya kesbi olması, aslında insanların peygamberlerin konumlarına ve görevlerine nasıl baktıklarını etkiler. Peygamberler, İslam'da insanlık tarihinin en yüksek derecede örnek alması gereken varlıklardır. Bu nedenle, peygamberlerin üstünlükleri ve onlara olan inanç, İslam’ın temel direklerinden biridir.
Peygamberler, insanlara Allah’ın emirlerini, yasaklarını, ahlaki değerlerini ve doğru yolu gösterirler. Onlar, insanlığın yönlendiricileri ve rehberleridir. Eğer peygamberlik, insanların gayreti ve çabaları ile elde edilebilecek bir makam olsaydı, insanların ona nasıl ulaşabilecekleri, hangi yöntemleri izlemeleri gerektiği gibi sorular gündeme gelebilirdi. Ancak peygamberliğin Allah’tan gelen bir lütuf olarak kabul edilmesi, bu soruların cevapsız kalmasına yol açar. Çünkü bu durumda peygamberlik, Allah’ın bir takdiri olarak kalır.
Peygamberlerin, insanlık için model olmaları ve onlara doğru yolu göstermeleri, onların manevi gelişimlerinde en önemli rolü oynamaktadır. Peygamberlik, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir örnek olma sorumluluğudur.
Sonuç
Peygamberlik, İslam düşüncesinde vehbi bir durum olarak kabul edilmektedir. Peygamberler, insanlık için Allah tarafından seçilen ve görevlendirilen üstün kişilerdir. Peygamberlik, bir kişinin gayreti ve çabası ile kazanılabilir bir durum değildir. Bu anlayış, peygamberliğin ilahi bir bağış olduğuna işaret eder ve peygamberlerin tüm insanlığa doğru yolu gösterme görevini yerine getirmelerine olanak tanır. Bu bakımdan, peygamberlik bir kesbi değil, tamamen vehbi bir durumdur. Peygamberler, insanlık için model olmaları ve Allah’ın emirlerini iletmeleri bakımından önemli bir yere sahiptirler ve onların bu yüksek görevleri, sadece Allah’ın iradesiyle gerçekleşir.
Peygamberlik konusu, İslam düşüncesinin temel taşlarından biridir ve bu mesele, tarih boyunca alimler arasında yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Peygamberlerin, Allah tarafından seçilen ve insanlara doğru yolu göstermek için gönderilen kişiler oldukları kabul edilse de, peygamberliklerinin doğası ve kazanılabilirliği üzerine farklı görüşler bulunmaktadır. Bu noktada en çok sorulan sorulardan biri, peygamberliğin "vehbi" mi, yoksa "kesbi" mi olduğu sorusudur. Peki, peygamberlik gerçekten Allah’ın bir lütfu ve seçimi mi (vehbi), yoksa bir kişinin çabaları ve gayretiyle kazanılabilecek bir durum mu (kesbi)? Bu makalede, bu soruyu ve ilgili soruları derinlemesine ele alacağız.
Vehbi ve Kesbi Kavramları
Peygamberliğin vehbi mi yoksa kesbi mi olduğuna karar vermeden önce, bu iki kavramı açıklamak faydalı olacaktır. "Vehbi" kelimesi, Arapça kökenli olup, "Allah tarafından verilen" anlamına gelir. Bu, bir şeyin, kişinin kendi çabası veya kazanımı olmaksızın, doğrudan Allah’tan bir lütuf olarak verilmesi anlamına gelir. Peygamberlik, bu bağlamda, Allah tarafından seçilen ve görevlendirilen bir kişiye verilen ilahi bir bağıştır.
Öte yandan "kesbi" kelimesi, "kazanılabilir" anlamına gelir ve insanın kendi çabaları ve gayretiyle elde ettiği bir durumu ifade eder. Kesbi bir şey, bireyin iradesi, çabası ve çalışmaları ile elde edilir.
Peygamberliğin bu iki kavramdan hangisiyle daha iyi açıklanabileceğini anlamak için, tarihsel ve dini bakış açılarına göz atmamız gerekecektir.
Peygamberliğin Vehbi Olduğu Görüşü
Peygamberliğin vehbi olduğu görüşü, İslam düşüncesinde geniş bir kabul görmüştür. Peygamberlerin, Allah tarafından seçilerek görevlendirilen insanlar oldukları, Kur'an-ı Kerim ve hadislerle desteklenen bir inançtır. İslam’a göre, peygamberler insanlar arasında seçilmiş, özel ve üstün kişiler olup, bu seçilme durumu kesinlikle insanın bir gayreti ya da çabasıyla ilgili değildir. Allah, dilediği kişiyi peygamber olarak seçer ve ona vahyini gönderir.
Kur'an'da peygamberliğin ilahi bir lütuf olduğu birçok ayetle vurgulanır. Örneğin, “Allah, dilediği kuluna vahyini gönderir.” (Şura, 51) ayeti, peygamberliğin Allah’ın iradesine dayalı bir seçim olduğunu belirtir. Peygamberlerin, toplumlarına doğru yolu göstermek, onlara Allah’ın mesajlarını iletmek gibi kutsal bir görevi yerine getirdikleri kabul edilir, ancak bu görev tamamen Allah’ın takdiri ve iradesiyle belirlenmiştir. Peygamberlerin, Allah’ın iradesi dışında bu görevlerini yerine getirebilmeleri mümkün değildir. Bu bakımdan, peygamberlik bir kişinin çabası ile değil, doğrudan Allah tarafından verilen bir yetkiyle mümkündür.
İslam düşünürlerine göre peygamberler, insanlık tarihinin en üstün varlıklarıdır ve onların görevi, sadece insanları doğru yola yönlendirmek değil, aynı zamanda Allah’ın emirlerini insanlara iletmektir. Peygamberlerin bu özellikleri, onların araçsız bir şekilde Allah’ın lütfuyla görevlendirilmiş olduklarını gösterir.
Peygamberlik Kesbi Olabilir mi?
Peygamberliğin kesbi olabileceğini savunan görüşler de mevcuttur. Bu görüş, peygamberliğin insanın kendi çabaları, iyi amelleri ve manevi gelişimi ile elde edilebileceği fikrine dayanır. Ancak bu görüş, geleneksel İslam anlayışıyla çelişen bir düşüncedir.
Kesbi görüşünü savunan bazı alimler, insanların sahip oldukları irade ve çaba ile dini bilgileri ve erdemi kazanarak Allah’ın rızasına ve hatta peygamberlik gibi yüksek bir makama ulaşabileceklerini öne sürmüşlerdir. Ancak, bu görüş, tarihsel olarak daha az kabul görmüş ve genellikle eleştirilmiştir. Çünkü İslam’daki ana görüş, peygamberliğin tamamen Allah tarafından verilen bir yetki olduğu ve bir insanın sadece kendisini geliştirmekle bu makama ulaşamayacağı yönündedir.
Kesbi görüşü savunanların bir argümanı da, peygamberlerin insan olmaları ve onlara dair gösterilen özelliklerin, onları insanlık için ulaşılabilir kıldığıdır. Bu görüşteki kişiler, peygamberlerin hem ilahi yönleri hem de insan yönleri olduğuna dikkat çekerler. Ancak yine de bu görüş, genellikle, peygamberliğin ilahi bir bağış olduğunu savunan anlayışa göre daha az kabul görmüştür.
Peygamberliğin İnsanlık İçin Önemi
Peygamberliğin vehbi veya kesbi olması, aslında insanların peygamberlerin konumlarına ve görevlerine nasıl baktıklarını etkiler. Peygamberler, İslam'da insanlık tarihinin en yüksek derecede örnek alması gereken varlıklardır. Bu nedenle, peygamberlerin üstünlükleri ve onlara olan inanç, İslam’ın temel direklerinden biridir.
Peygamberler, insanlara Allah’ın emirlerini, yasaklarını, ahlaki değerlerini ve doğru yolu gösterirler. Onlar, insanlığın yönlendiricileri ve rehberleridir. Eğer peygamberlik, insanların gayreti ve çabaları ile elde edilebilecek bir makam olsaydı, insanların ona nasıl ulaşabilecekleri, hangi yöntemleri izlemeleri gerektiği gibi sorular gündeme gelebilirdi. Ancak peygamberliğin Allah’tan gelen bir lütuf olarak kabul edilmesi, bu soruların cevapsız kalmasına yol açar. Çünkü bu durumda peygamberlik, Allah’ın bir takdiri olarak kalır.
Peygamberlerin, insanlık için model olmaları ve onlara doğru yolu göstermeleri, onların manevi gelişimlerinde en önemli rolü oynamaktadır. Peygamberlik, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir örnek olma sorumluluğudur.
Sonuç
Peygamberlik, İslam düşüncesinde vehbi bir durum olarak kabul edilmektedir. Peygamberler, insanlık için Allah tarafından seçilen ve görevlendirilen üstün kişilerdir. Peygamberlik, bir kişinin gayreti ve çabası ile kazanılabilir bir durum değildir. Bu anlayış, peygamberliğin ilahi bir bağış olduğuna işaret eder ve peygamberlerin tüm insanlığa doğru yolu gösterme görevini yerine getirmelerine olanak tanır. Bu bakımdan, peygamberlik bir kesbi değil, tamamen vehbi bir durumdur. Peygamberler, insanlık için model olmaları ve Allah’ın emirlerini iletmeleri bakımından önemli bir yere sahiptirler ve onların bu yüksek görevleri, sadece Allah’ın iradesiyle gerçekleşir.