Pozitif Ayrımcılık Ne Zaman Ortaya Çıktı ?

Kaan

New member
Pozitif Ayrımcılık Nedir?

Pozitif ayrımcılık, toplumsal eşitsizlikleri gidermek amacıyla, dezavantajlı gruplara daha fazla fırsat ve kaynak sağlamayı amaçlayan bir politika ve uygulama biçimidir. Bu kavram, toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatta eşitsizliklerin giderilmesi için devletin ya da diğer kurumların, dezavantajlı gruplara pozitif öncelikler tanımasını ifade eder. Genellikle ırk, cinsiyet, etnik köken, engellilik durumu gibi faktörler temel alınarak uygulama yapılır. Pozitif ayrımcılık, özellikle tarihsel olarak ayrımcılığa uğramış ve toplumsal olarak marjinalleşmiş gruplar için önemli fırsatlar yaratma hedefi güder.

Pozitif Ayrımcılık Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?

Pozitif ayrımcılığın ortaya çıkışı, 20. yüzyılın ortalarına dayanır. Ancak bu kavramın temelleri daha eski dönemde, özellikle sanayi devrimi ve ardından gelen toplumsal değişimlerle atılmaya başlanmıştır. 1960’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa'da, özellikle sivil haklar hareketlerinin güçlenmesiyle birlikte, toplumsal eşitsizliklere karşı daha sistematik bir yaklaşım benimsenmeye başlanmıştır. Özellikle 1960'larda Amerika'da, ırkçılığa karşı ve kadın hakları için yapılan protestolar ve yasaların değişmesiyle, pozitif ayrımcılık uygulamaları daha belirgin hale gelmiştir.

Amerika'da, 1964'te kabul edilen Medeni Haklar Yasası, ırk, renk, din, cinsiyet ve ulusal köken gibi faktörlere dayalı ayrımcılığı yasaklamıştır. Aynı zamanda bu yasa, eşit fırsatlar sağlamak amacıyla pozitif ayrımcılık uygulamalarının önünü açmıştır. 1965'te ise Başkan Lyndon B. Johnson’ın, “Affirmative Action” yani “Pozitif Ayrımcılık” uygulamalarını başlatması, bu kavramın sistematik bir politika haline gelmesini sağlamıştır. Bu dönemde, özellikle siyahilerin, kadınların ve diğer azınlık gruplarının eğitim ve iş dünyasında daha fazla yer alabilmesi için çeşitli tedbirler alınmaya başlanmıştır.

Pozitif Ayrımcılığın Amacı Nedir?

Pozitif ayrımcılığın temel amacı, tarihsel olarak ve toplumsal düzeyde dezavantajlı durumdaki bireylere fırsat eşitliği sunmaktır. Bu, genellikle toplumsal yapının var olan eşitsizliklerinden kaynaklanan fırsat eksikliklerini gidermeyi amaçlar. Pozitif ayrımcılık, eşitsizliklerin sadece hukuki değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarını da hedef alır. Bu anlamda, sadece ayrımcılığa uğramış grupların daha fazla imkan elde etmesi sağlanmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal olarak daha eşit bir yapı kurulması için de adımlar atılır. Bu uygulama, genellikle eğitim, iş gücü, sağlık hizmetleri gibi temel alanlarda gerçekleştirilir.

Pozitif Ayrımcılığın Uygulama Alanları

Pozitif ayrımcılık, farklı toplumsal alanlarda kendini gösterir. En yaygın uygulama alanlarından bazıları şunlardır:

1. **Eğitim:** Eğitim kurumlarında, dezavantajlı gruplardan gelen öğrencilerin başarı şanslarını artırmak amacıyla burslar, kotalar veya diğer özel imkanlar sağlanabilir.

2. **İş gücü:** İş dünyasında, özellikle azınlık gruplarından gelen bireylere daha fazla iş imkanı tanınması, pozitif ayrımcılığın bir diğer alanıdır. Şirketler, iş gücünde çeşitliliği artırmak için çeşitli stratejiler uygulayabilir.

3. **Siyasi Temsil:** Kadınlar, etnik azınlıklar ve diğer dezavantajlı gruplar için siyasi temsilin artırılması amacıyla kota sistemleri uygulanabilir. Bu, siyasi karar alma süreçlerinde daha fazla çeşitlilik ve temsil sağlanmasını hedefler.

Pozitif Ayrımcılık Eleştirileri Nelerdir?

Pozitif ayrımcılık, birçok avantaj sağlasa da, aynı zamanda bazı eleştiriler de alır. Bu eleştirilerin başında, “tersine ayrımcılık” yapıldığına dair görüşler gelir. Eleştirmenler, pozitif ayrımcılığın dezavantajlı gruplara fırsatlar sunmak adına, diğer grupların haklarını ihlal edebileceğini iddia eder. Örneğin, bazı işyerlerinde veya eğitim kurumlarında, daha nitelikli adaylar yerine, yalnızca ırksal veya cinsiyet temelli kotaya dayalı tercihler yapılması, bu grupların daha fazla şans elde etmesine yol açabilir. Ancak bu, özellikle nitelikli adaylar konusunda adil bir rekabetin engellenmesine yol açabilir.

Diğer bir eleştiri ise, pozitif ayrımcılığın “gerekli” eşitsizlikleri doğurabileceğidir. Yani, belirli bir grubun desteklenmesi, diğer grupların haklarının göz ardı edilmesine neden olabilir. Bu tür eleştiriler, pozitif ayrımcılığın uygulandığı toplumlarda tartışma yaratmıştır.

Pozitif Ayrımcılığın Geleceği ve Evrimi

Pozitif ayrımcılığın geleceği, toplumların toplumsal eşitlik hedeflerine ne kadar yakın olduğuna bağlı olarak şekillenecektir. Sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin artması, pozitif ayrımcılığın daha fazla uygulanması gerekliliğini doğurabilir. Ancak, eşitlik sağlanmadığı sürece pozitif ayrımcılığın gerekliliği de devam edecektir.

Birçok ülkede pozitif ayrımcılık, süreklilik arz eden bir süreç olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar bazı toplumlar, bu tür uygulamaları adaletli bir çözüm olarak görse de, her zaman eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Ancak toplumsal eşitsizliğin yok olması durumunda, pozitif ayrımcılığın da tarihsel bir gereklilik olmaktan çıkacağı söylenebilir.

Pozitif Ayrımcılığın Etkileri Neler Olabilir?

Pozitif ayrımcılığın etkileri, toplumsal yapıya ve uygulamanın kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bazı olumlu etkiler arasında, daha fazla sosyal adaletin sağlanması ve toplumsal barışın artırılması yer alırken, olumsuz etkiler de görülebilir. Bu olumsuz etkiler arasında, bazı bireylerin daha az fırsat verildiği hissine kapılması veya çeşitli gruplar arasında kıskançlık ve güvensizlik oluşması yer alabilir. Ayrıca, toplumsal düzeyde eşitlik sağlanmadan pozitif ayrımcılık uygulanmaya devam ederse, uzun vadede bu uygulama toplumsal huzursuzluğa yol açabilir.

Pozitif Ayrımcılıkla İlgili Tartışmalar

Pozitif ayrımcılık, dünya genelinde tartışmalı bir konu olmuştur. Birçok ülke, bu tür politikaların ne derece gerekli olduğunu sorgulamaktadır. Bazı topluluklar, tarihsel eşitsizlikleri düzeltmek için pozitif ayrımcılığın kritik bir araç olduğunu savunurken, diğerleri ise bunun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etmektedir.

Sonuç olarak, pozitif ayrımcılık, toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması adına önemli bir araç olmasına rağmen, uygulama biçimi ve kapsamı konusunda sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Eşit fırsatlar sağlanması için bu tür uygulamaların nasıl ve ne zaman yapılması gerektiği, her toplumun kendi özgün koşullarına göre belirlenmesi gereken bir meseledir.
 
Üst