Erdim nereli ?

Irem

New member
Erdim Nereli? Yoksa Hepimizin Ortak Çelişkisi mi?

Arkadaşlar, açık konuşacağım: “Erdim nereli?” sorusu sadece bir doğum yeri sorgusu değil. Bu, aslında bizim toplumsal reflekslerimizi, önyargılarımızı, hatta insanları “nereden geldiğine” göre etiketleme hastalığımızı yüzümüze vuran bir turnusol kâğıdı. Forumda bu konuyu açmamın sebebi de tam olarak bu — çünkü artık birilerinin bu ezberi bozması gerekiyor.

Birçoğumuz “nerelisin?” sorusunu masum bir merak gibi görüyoruz. Ama işin içine Erdim gibi tartışmalı, dikkat çekici veya aykırı bir figür girdiğinde, o soru birden yargıya dönüşüyor. “Nereliyse ondandır” diyenleri duymadınız mı? Peki bu yaklaşım, gerçekten bir insanı anlamaya mı yarıyor, yoksa sadece onu bir kutuya mı hapsediyor?

---

Köken Mi Karakteri Belirler, Yoksa Biz Mi Bahane Üretiyoruz?

Erdim’in nereli olduğu gerçeği, kim olduğundan çok daha az önemli. Fakat toplum, hâlâ insanı doğduğu yerle tanımlamakta ısrarcı. “O Karadenizli, o yüzden serttir”, “Ege’li, tabii rahat davranır”, “İç Anadolu’dan, o yüzden tutucudur.” Bu genellemelerin birçoğu, içi boş kalıplar. Erdim’i böyle sınıflandırmaya kalktığımızda aslında onun kişiliğine değil, kendi önyargılarımıza bakıyoruz.

Ama bir de şu var: Coğrafya insanın ruh halini etkiler, evet. Denize yakın olanın dalgaları içselleştirmesi, dağ başında büyüyenin içine kapanıklığı — bunlar inkâr edilemez. Yine de bu farkları yargıya dönüştürmek, insanı küçültüyor. Erdim’in davranışlarını kökenine bağlamak, sanki bireysel irade diye bir şey yokmuş gibi davranmak demek.

---

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Bakışları: Erdim’i Kim Daha Doğru Okuyor?

Forumlarda fark ettim, erkek kullanıcılar genellikle Erdim’e stratejik bir gözle yaklaşıyor. “Niye böyle davrandı?”, “Kendini nasıl konumlandırdı?”, “Bu bir taktik miydi?” diye soruyorlar. Kadın kullanıcılar ise daha empatik: “Erdim neden öyle hissetti?”, “Onu o hale getiren neydi?”, “Belki anlaşılmadı?” gibi yorumlar yapıyorlar.

Bu iki bakış açısı da değerli, ama birbirini tamamlamadan eksik kalıyor.

Erkeklerin stratejik çözümlemeleri olayın neden-sonuç kısmını aydınlatıyor; kadınların empatik yaklaşımı ise duygusal derinliğini. Belki de Erdim’in kim olduğunu anlamak için bu iki yönü harmanlamamız gerek: hem akılla çözümlemek hem kalple hissetmek.

Peki sizce forumdaşlar, birini anlamak için akıl mı kalp mi daha işe yarar? Yoksa ikisi de artık birbirinden uzaklaştı mı?

---

Erdim’in Tavrı mı Sorun, Bizim Algımız mı?

Bazen biri sadece kendisi olur, ama toplum o haliyle baş edemez. Erdim’in en büyük “suçu” belki de bu: kalıba sığmamak. Ne tam geleneksel, ne tam modern. Bir yanda sert çıkışlar yapıyor, öbür yanda duygusal bir kırılganlık sergiliyor.

Toplum, bu ikiliği sevmiyor çünkü belirsizlikten korkuyor. Biz net tanımlar istiyoruz: iyi-kötü, doğru-yanlış, bizden-ondan.

Ama Erdim gri bir alan. Ve gri, hepimizi rahatsız ediyor.

Peki neden? Çünkü gri, bizi de kendimize baktırıyor. Belki Erdim’in tavırlarını sorgularken aslında kendi bastırılmış yanlarımızla yüzleşiyoruz.

Eğer Erdim “nereliyse”, belki o yer, hepimizin içinde bir parça taşıyor: önyargı, savunma, kompleks, cesaret, korku... Yani hepimiz birer “Erdim’iz” aslında.

---

Toplumun Yargısı: ‘Nerelisin?’ Sorusu Bir Kimlik Sorgusu mu, Yoksa Bir Tuzağa mı Dönüştü?

Dikkat edin, “nerelisin?” sorusu bazen bir test gibidir. İnsanlar senin cevabına göre davranır. “Aaa sen oradan mısın?” dedikten sonra ses tonu, yüz ifadesi, hatta saygı düzeyi bile değişir.

Bu sadece Erdim’e değil, hepimize yapılan bir şey. Bu ülkede birinin doğduğu şehir, onun saygı görüp görmemesini belirleyebiliyor.

Ve işte bu, sistematik bir sorun.

Yani mesele Erdim’in nereli olduğu değil; mesele, bizim hâlâ insanları coğrafi etiketlerle değerlendirme refleksimiz.

Birinin doğduğu toprakları, karakterinin sınır haritası zannetmek ne kadar ilkel bir bakış açısı, farkında mıyız?

---

Provokatif Sorular Zamanı: Forumun Nabzını Tutalım

- Eğer Erdim başka bir şehirde doğsaydı, ona karşı tutumumuz değişir miydi?

- “Nerelisin?” sorusunun altındaki gerçek niyet merak mı, yoksa ayrıştırma isteği mi?

- Biz insanlar, “yer” üzerinden kimlik inşa etmeye bu kadar mecbur muyuz?

- Kadınlar, empatik yaklaşımlarıyla bu kalıpları kırabilir mi, yoksa onlar da aynı kültürel refleksin içinde mi?

- Erkeklerin stratejik düşünme biçimi, aslında bir savunma mekanizması olabilir mi?

Bu sorulara cevap vermeden önce, belki de hepimiz aynaya bakmalıyız. Çünkü Erdim’in hikâyesi — nereden geldiğinden çok — bizim insan olma biçimimizin aynası.

---

Son Söz: Erdim Nereli Değil, Biz Neyiz?

Sonuçta mesele Erdim değil, mesele biziz.

Biz, hâlâ insanların kim olduğunu değil, nereden geldiğini merak eden bir toplumuz.

Biz, farklı olanı anlamak yerine sınıflandırmayı seçiyoruz.

Ve bu yüzden Erdim gibi insanlar hep sorgulanıyor, hep “farklı” kalıyor.

Ama belki de forumda bu tartışmayı başlatmak gerekiyor:

Bir insanın değeri, doğduğu yerle değil, durduğu yerle ölçülmeli.

Şimdi sıra sizde forumdaşlar:

Sizce “Erdim nereli?” sorusu hâlâ masum bir merak mı, yoksa hepimizi içine çeken bir toplumsal aynanın kırığı mı?
 
Üst