Transandantal İdealizm nedir ?

Sude

New member
Transandantal İdealizm: Kant’ın Beyin Spor Salonu

Arkadaşlar merhaba, geçenlerde bir arkadaşım “Abi, dünyayı gerçekte nasıl algılıyoruz?” diye sordu. Ben de “Oğlum, önce bir kahve içelim, sonra konuşalım” dedim. Kahve bitti, sohbet felsefeye kaydı. Ama öyle felsefe ki, Kant’la başlıyoruz, “transandantal idealizm”le bitiriyoruz. Yani öyle bir konu ki, Kant bunu açıklamak için 800 sayfa yazmış, biz burada forumda 800 kelimede anlamaya çalışacağız. Buyurun, birlikte kaslarımızı çalıştıralım: Beyin kaslarımızı!

---

Önce Basitçe Anlatalım: Dünya = Gözlük + Beyin Filtresi

Transandantal idealizm, kısaca şu: Biz dünyayı olduğu gibi değil, beynimizin bize sunduğu şekilde algılıyoruz. Yani sen şu an bu yazıyı okurken harfler aslında “orada” yok, beynin onları şekillendiriyor. Bir nevi Instagram filtresi gibi: Kant’a göre hepimiz dünyayı beynimizin otomatik filtresinden görüyoruz. Ama bu filtreyi değiştirecek “ayarlar” yok.

Erkek forumdaşlar için benzetme: Bu, bilgisayar oyunu oynarken “grafik ayarlarını” değiştirememek gibi.

Kadın forumdaşlar için benzetme: Bu, sevgilinizin aldığı hediyeyi değiştirmek isteyip “fişini kaybettim” cevabını almak gibi.

---

Kant ve “Beyin Yazılım Güncellemesi”

Kant diyor ki, “Bizim zihnimizde, dünyayı anlamamız için yerleşik programlar var.” Zaman, mekan, nedensellik gibi şeyler… Tıpkı bilgisayarınızda Word programı yüklü olması gibi, biz de “nedensellik” yüklü doğuyoruz.

Ama işin güzeli şu: Kant’a göre “şeylerin kendisi” (yani dünyadaki çıplak gerçeklik) bize kapalı kutu. Biz sadece onun “bize görünen” versiyonunu biliyoruz. Yani hepimiz hayatı izlerken, aslında sadece fragmanı görüyoruz.

Erkek versiyonu: “Abi, oyunun tamamını oynayamıyoruz, hep demo sürümü.”

Kadın versiyonu: “Yani hayat dediğin şey, Netflix’te fragmanı izleyip diziyi izleyememek gibi…”

---

Kadın-Erkek Felsefe Yaklaşımları: Kant’ı Kim Daha Çabuk Anlar?

Burada işin komik kısmı başlıyor.

Erkekler, konuya hemen çözüm odaklı girer:

— “Tamam, o zaman gerçeğe nasıl ulaşırız?”

Kant: “Ulaşamazsınız.”

— “E peki denesek?”

Kant: “Boşuna.”

— “Ama bir yol vardır…”

Kant: “Yok.”

Erkek beyninde mavi ekran hatası: Error 404: Reality Not Found.

Kadınlar ise olaya daha empatik yaklaşır:

— “Hmm, yani sen diyorsun ki herkes dünyayı kendi filtresinden görüyor. O zaman kimse kimseyi tam anlayamaz.”

Kant: “Aynen öyle.”

— “Ah canım ya, aslında bu çok insani bir şey. O yüzden ilişkilerde iletişim çok önemli.”

Kant (hafif duygulanarak): “Sanırım beni ilk defa biri anladı…”

---

Günlük Hayatta Transandantal İdealizm

1. Markette: “Bu domatesler çok taze.”

— Aslında senin zihnin “kırmızı”yı öyle algılıyor. Kant: “Domatesin kendisi öyle değil, sadece sana öyle görünüyor.”

— Marketçi: “Kardeşim ya al ya bırak.”

2. Sevgili Tartışmasında:

— Erkek: “Sen böyle söyledin.”

— Kadın: “Hayır öyle demedim.”

— Kant: “Aslında ikiniz de kendi fenomenlerinizi yaşıyorsunuz.”

— İkisi birden: “Kant, çık dışarı!”

3. Oyun Oynarken:

— “Abi, karakter duvarın arkasını göremiyor!”

— Kant: “Çünkü mekânı o şekilde deneyimlemen için kodlanmadın.”

---

Kant’ın Partide Konuşma Denemesi

Düşünün, bir ev partisi var. Müzik çalıyor, millet dans ediyor. Kant köşede, elinde şarap kadehiyle…

— “Merhaba, aslında şu an gördüğünüz her şey, zihninizin size sunduğu fenomenlerden ibaret…”

— “Kardeşim, sen DJ’e istekte bulun.”

Kant: “İstekte bulunmak anlamsız, çünkü her istek zihinsel bir kategori içinde…”

Kalabalık: “Bu kim ya?”

Erkekler onu stratejik konuşmalara çekmeye çalışır: “Abi, şu işin pratik tarafı yok mu?”

Kadınlar ise empatik yaklaşır: “Yani sen dünyayı böyle görüyorsun, seni anlıyorum.”

Kant: “İşte bu yüzden siz insanlığın umudusunuz.”

---

Forumdaşlara Soru: Sizce Kant’a DM Atılır mı?

Hadi bakalım, siz ne düşünüyorsunuz? Eğer Kant bugün yaşasaydı, Instagram’da “#GerçeklikBirFenomen” diye story atar mıydı?

— Erkekler, siz hemen çözüm planı yapın: “Kant’ı nasıl ikna ederiz ki gerçeği göstersin?”

— Kadınlar, siz de “Önce Kant’ın ne hissettiğini anlamamız lazım” deyin.

Ve unutmayın, hepimiz şu an birbirimizin yazılarını okurken bile kendi zihinsel filtremizden geçiriyoruz. Belki de ben burada Kant’ı anlatmıyorum, sadece sizin beyninizin izin verdiği kadarını görüyorsunuz. İşte tam da bu yüzden, transandantal idealizm hem komik hem de biraz kafayı yedirten bir şey.

---

Son Söz: Hepimiz Kendi Kant’ımızız

Günün sonunda Kant’ın dediği şey çok basit (ama karmaşık): Biz dünyayı doğrudan bilemeyiz, sadece bize göründüğü haliyle deneyimleriz. Bu da demek oluyor ki; birinin “Ben haklıyım” demesi, aslında “Benim filtremde böyle görünüyor” demekten başka bir şey değil.

O yüzden, forumdaşlar… Tartışırken biraz Kant’ça düşünelim.

— Erkekler, çözüm bulma hırsınızı biraz azaltın.

— Kadınlar, empatinizi koruyun ama bazen “Tamam, gerçeğe ulaşamayız ama en azından bir şeyler yiyelim” moduna geçin.

Şimdi söz sizde: Sizce hayat, Kant’ın dediği gibi bir fenomenler şovu mu, yoksa biz demo sürümde yaşayan bedava kullanıcılar mıyız?

Yorumlarınızı bekliyorum… Ve lütfen, kendi filtrelerinizle gelin!
 
Üst